Ekim 14, 2011

Şiir Çeviri-yorum

Zormuş... Çeviri yapmak, zormuş; bir zanaatmiş saatlar alırmış. Peh... Bu İngilizce'mle ben yaparım o kıytırık çeviri dediği şeyleri... Zaten ne yapıyorsun ki; önce okuyorsun, kaba taslak çeviriyorsun, sonra cila gibi bir düzeltme geçiyorsun üstüne, al sana kaymak gibi çeviri... Mis mis! Hele şiirse iş daha da kolay. Çeviri şiire tutup da kimse kolay kolay çamur atamıyor, düz yazı olsa yine bir yere kadar hani, çat pat konuşan pat küt yorum yapar; ama yok şiirde yemiyor arkadaş. Bir kere şiir kelimesine bak yahu, “ş” ile başlıyor: Şşşş! İzle gör, nasıl evrilir çeviri:

Alba
As cool as the pale wet leaves
                       of lily-of-the-valley
She lay beside me in the dawn.
                              Ezra Pound

Evet efendim, önce kelimelerin anlamlarına bakalım sözlükten; hatta hiç yormayalım kendimizi yoldaş, değil mi? Direct (ah, af edersiniz İngilizce düşünüyorum da) yazalım yerine kelimelerimizi.

Ak
kadar serin kadar -belirli durumlarda isimden önce kullanılır- soluk ıslak yapraklar
                                -in zambak in -belirli durumlarda isimden önce kullanılır- vadi
O (veya kadın, dişi...) sermek yanına beni de -belirli durumlarda isimden önce kullanılır- şafak

Zaten gerisini küçük bir çocuk bile halleder. Sözlükten bakıp bakıp kelimeleri yazıyor, sonra kafasına göre bir düzen tutturuyor tumturaklı mumturaklı oturaklı taraklı kabuklu yumuşakça...

Gördün mü? O son satırı yazabilen, daha neler neler uydurur gör sen:
Efendim, parantez içlerinde fikrimi belirtmeyi uygun gördüm sizlere mazur görün beni, biliyorum, şiire dipnot koymak bile abesliştigalidad (hahay!)... Her neyse, özür dilerim biraz heyecanlıyım da... İlk kez deniyorum metin anlamlandırmayı.

Ak (Şiirimizin adı. Aslında bana kalırsa matbaa “Abla” yazacakmış ya... Neden diyeceksiniz; tamamını oku hele göreceksin hergele; ehem, yani önüne her gelene, kelimeye, virgüle takma kafayı.)

solmuş ıslak yapraklar belirli durumlarda, isimden önce kullanılırsa, serinlemeyesin!(biliyorum, çevirmenler açık açık anlatmadıkça anlamıyorsunuz; dedim ya şiir bu, anlamasa da kimse okuyunca zevk alır pozunda inlemek bir sanattır! Hiç unutmam, lisedeyken bir edebiyat hocası... neyse şiir diyorduk, çok özür dilerim tekrar. Şimdi bu ıslanıp solmuş yapraklar -bir kere bu olayın son-baharlardan birinde yaşandığını akıl edemediysen...- evet bu yapraklar, isimden önce kullanılırsa, misal, edebiyat hocası dedik ya, ondan geldi bu kelime benim suçum değil vallahi!, Yaprak Kemal, bazıları Yapraam Kemal diye derler ama konumuz bu değil, işte bu soğuk, azcık Fransız estetiği katalım, so-baha haliyle üşütmesin, soğuk alma, algın Kemal'im diyor şair; yok canım şair dese çevirmen niye açıklasın? Özür dilerim efendim, yine uzattım, iyisi mi devam edelim.)


-in zambak in, belirli durumlarda isimden önce kullanılır vadi,(Zambak özel isim yahu, ZZZZZ BÜYÜK! Ehem... İn Zambak in! diyorlar. Zambak'a döneceğim ama şu noktayı açıklığa kavuşturalım: Şair burada Balzac'nın Vadideki Zambak eserine gönderme yapıyor. Nasıl mı? Anlamadın değil mi, boşuna koyu yazmıyoruz, bir oku derim. Evet efendim devam edelim. “Vadi” isimden önce kullanılırsa ne olur? Vadi Zambak olur. Açıkça gönderme yapılmış burada. Muhtemelen annesi bağırıyor kıza: İn in Zambak kızım, her zaman olmaz öyle; sadece belirli durumlarda isimden önce vadi kelimesi kullanılır... Ve yine muhtemelen, Vadideki Zambak'tan esinlenilmiştir. Zaten Balzac'nın da dağ köylerine gidip geldiğine rastlanmıştır. Uçurumun kenarında intihara beş kala köylü güzeli kızımız, annesinin sesini duyar aşağıdan... Bundan çok etkilenen Balzac adanı koyar kitaba. Evet, bu yorum biraz post-modern oldu, farkındayım. Devam edelim efendim.)

O, beni yanına serer belirli durumlarda, isimden önce kullanılırsa eğer şafak(Evet efendim, bir başka zor metnin peşindeyiz, anlamının peşindeyiz daha doğrusu. Aslında şafak diye bitmesi büyük bir ipucu: Şairimiz askerde yazmış bu satırı. O sermek yanına beni de... Şairimiz kırlarda yavuklusuyla geçirdiği vakitleri anımsıyor burada. Dominant karakterli kızımız şairi adeta piknik kilimi gibi seriyor yanına, otlara. Şair de oradan diyor, isim yok, cisim yok ne diye kullanıyorsun bu şafak bekleyen asker yavuklunu? Kızımızın ağzı hiç boş durur mu? Zacımı süpürge etmişiken kilmi serimde süpürüvirim didim. Şimdiki kızlar böyle efendim, kendini düşünürler. Şiirde bile rahat durmazlar, zorları neyse...)

Evet efendim, bir şiirden neler çıkıyor görüyorsun, sonra bana vay efendim edebi çeviri, yok anlam aktarması, kültür-dil etkileşimi sayıklama! Al işte bu çeviriyle etkileş dur muhterem çevirmen! Evet, yorumlama bittiğine göre, derleme bir araya getirme -ya da adam etmeye diyelim, bizim mizaca en yakın olan deyim- sıra gelir:

Önemli Not: Çevirimiz nihayetinde selbes çeviridir. İstediğim yöne çeviririm.
Bir halk kahramanın dediği gibi:

“Ha! aralarında bi farg galdı o fargınan çoğ guzel oldu.
Meselam, hergesin hayadına gımsem garışamaz.”
Bir halk kahramanı

Al sa'a zanaat-saat ürünü:

Ak
solmuş ıslak yapraklar bazen eğer isimden önce kullanılırsa, serinlemeyesin!
Muhtemelen bağırıyordur Fransız kadın,
“in Zambak in, gel beri!
Hep gelmez isimden evvel! vadi”
O, beni yanına serer belirli durumlarda, isimden önce kullanılırsa eğer şafak

İmza
Umiçeroyzłą

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Enter your email address:

Delivered by FeedBurner